2 Aralık 2013 Pazartesi

Cennet annelerin ayakları altındadır.

Burada genelde eleştirel, zaman zaman şikayet eden, biraz sivri dilli yazıyorum ya sanmayın ki çocuk sahibi olmak hayatın en kötü şeyi. Bazı yazılarda da belirttim, anne olmak bir kadının yaşayabileceği en güzel deneyim. Evet zor, evet zaman zaman çıldırtıcı ama öyle bir aşık oluyor ki insan, bebesi için her şeyi yapar, gık demeden canını verir. Bu duygu yoğunluğu sebebiyle olsa gerek, genelde anneler çocuklarına disiplin vermekte zorlanır, bebesinin gözünün içine bakar, ne isterse anında yapar. Ona adeta tapar.

Bu kadar çok emek harcayınca, yavrusu için fedakarlıklar yapıp saçını süpürge eden annelerin yeri cennettir sözünün hakkını vermiş oluyor anneler. Fakat bu sözün emek vermekten ziyade, başka bir sebeple kullanıldığını düşünüyorum ben, ki bunu anne olunca idrak ettim.

* Anne olunca kalp gözü mü dersin, yaradana açılan kapı mı dersin ne dersen de, o bağ eskiden olmadığı kadar açılıyormuş. Dilinde sürekli bir dua, sürekli bir yakarışla evladını koruması, esirgemesi, bağışlaması için yalvarıyorsun.

* Gönlünün sınırları hiç olmadığı kadar genişliyor. O kadar büyük bir sevgi kaplıyor ki içini, dağıtsan dünyadaki tüm sevgi yoksunlarına yeter. Bu sevginin getirdiği bir "iyi hal"e sahip oluyorsun. Gözlerin pembe gözlüklerle bakıyor, dudakların hep tebessüm ediyor. Sevgilisinin aşkını rehber edinip ilahi aşka erişen Yunus'un yoluna giriyorsun.

* Kin, kıskançlık, haset, fesatlık gibi olumsuz duygular seni birer birer terkediyor. Nefsini ıslah edip "olma" yolunda ilerliyorsun. Gazetenin 3. sayfa haberlerini görmesen herkesi iyi, dünyayı kötülüklerden arınmış zannediyorsun. 

İşte bunun gibi haller sebebiyle annelerin cennetlik olduğunu düşünüyorum artık. Yaradanın verdiği canın aşkı, kendi canını yaradana vermeye sebep oluyor, bu yüzden belki de annelerin yüzü nur saçıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder